20.9.12

dost dediğin bir var bir yok

Şimdi size nasıl dost sahibi olduğumu sandığımı ve aslında hiç sahip olmadığımı anladığım o "dostu" nasıl kaybettiğimi anlatacağım.(Tamam biraz karışık ama tam da böyle bir şey..)
Henüz açılmışken okullar ve herkesi bir yandan üniversiteli olmanın heyecanı bir yandan da korkusu sarmışken anlatmak iyi olur, sanırım. Bu buz dağının kötü yanı sayılabilir. Yeni üniversitelilere uyarı niteliğindedir!
Bundan 5 yıl öncesinde başlıyor, hikaye. Ben de 5 yıl önce Eylül'ün ortasında gitmiştim, okuyacağım şehre. Büyük buhranlarla otobüs boyu ağlayarak geçen o yolculuğu hiç unutmuyorum. Neyse ki canım abim yanımdaydı. Devlet yurdunda kaldım, tam tamına 3 sene! Bilen bilir devlet yurdunun ne menem bir yer olduğunu. İşte yurda kaydolmak için beklediğim sırada tanışmıştım, o "dost"la. Ne tesadüftür ki aynı sınıftaymışız. Tabii o zamanlar, büyük mutluluk bu, benim için. Hatta bundan 2 yıl öncesine kadar da büyük mutluluktu. Herkes gider de tek o benimle kalır, diyordum. Neyse. Kütahya'nın ayazı pistir. Hele ki sabah ve gece. E biz de sabahtan akşama epey bekledik. Derken aynı odaya yedek olarak çıktık. Bu arada abimin de  gitme vakti gelmişti. Yurt, ana yol üzerinde olduğu için üst geçitten birlikte geçtik. Tam merdivenleri inmiştik ki abim, "hadi sen dön artık, ben gidiyorum" dedi. Cebinden 100 tl çıkarıp verdi, bana. Öyle kötü olmuştum ki yine unutamadığım anlardandır. Bilmediğim bir şehirde bilmediğim o insanların arasında öylece yapayalnız kalmıştım. O buruk tat, hala damağımda. Odaya döndüm. Diğer oda arkadaşlarımla da tanıştım. Biz tabii o "dost"la daha bir yakınlık kurmuştuk, aynı sınıftayız falan bir de. Ertesi gün birlikte merkeze gittik (Küçük şehirlerde tek bir merkez olduğu için, öyle deniyor. Zaten hepi topu bir tane caddesi var.) 1 günde her yeri öğrendik, diyebilirim. Birlikte ortak alışveriş bile yaptık, sahur için. O zaman ramazan ayına denk gelmişti.
Düşünün hiç tanımadığın biri ile bir anda nasıl her şeyi paylaşmaya başlıyorsunuz. Zaten insanı en çok yaralayan da yıllarca yeri gelip harçlığını, yeri gelip acılarını, mutluluklarını paylaştığın insanların bir anda gerçekten o insan, olmadıklarına ya da zamanla değiştiklerine tanık olmak. O zamanlar "dost"um devlet yurdunun o şartlarına rağmen namazını bile kılıyordu, odada. "Dost"um devlet yurdunu hiç sevmedi ve yedek sırası da epey ilerideydi. O yüzden kendine özel yurt bakmaya başladı ve gitti de. Benim asil sıram ise 5 gün sonra gelmişti. (Gerçi gerçekte kalmam gereken odada kalmadım ama yurt hikayeleri bitmez, o da başka sefere olsun.) Aynı yurtlarda olmasak da sınıfta eküri olmuştuk.
İlk yılım çok acılı, sancılı geçmişti. "Dost"um ise özel yurt yerine ikinci sene eve çıkmaya karar vermişti, yine aynı odada kaldığı bir arkadaşıyla. (O zamanlar, annem eve çıkmama şiddetle karşıydı, varmış bir hikmeti.) Aynı 2. sınıfın nisan ayında ise uzaktan görüp çok hoşlandığı iktisatlardan dombik diyelim, işte o çocukla allem etti kallem etti, tanıştı. (facebook saolsun) Buluştular derken büyük aşk doğdu. Ve bu büyük aşkla birlikte benim "dost"um da değişmeye başladı. (Mesela devlet yurdunun o kötü şartlarına rağmen namazından vazgeçmeyen kız, namazı bıraktı.) Tabii o zamanlar bu kadar net göremiyordum, bu değişimi. Sonradan taşlar oturuyor, yerine.
Artık bizim görüşmelerimiz de azalmıştı, tabii. Hani bir sevgili bulunca hayatının merkezi sadece ondan ibaretmiş gibi davranan tipler vardır ya ha işte bizim kız da böyle yaptı. Ben o zamanlar Romeo'mdan ayrıyım ki ayrı olmasam bile Romeo uzakta. Ve yakınımda olduğunda bile hiçbir zaman görmemişler gibi, mıç mıç davranan o kızlardan olmadım, olmam da. Bizimkiler okulda, dışarıda, evde hiçbir yerde sınır tanımıyorlar. E haliyle rahatsız da ediyor, bu durum. Zaten dombik de tam bir kıl. Neyse yine de "dost"um deyip katlandım. Yanlarında 3. kişi olacaksam hep kaçtım, oradan. Düşünün 2 ayda evlenmeye karar vermişlerdi.
Bu kadar yılı bir yazıya sığdırmak zor ama kısa geçmeliyim. 
3. sınıfın sonuna doğru mayıs gibi ev arkadaşıyla büyük bir kavgayla yollarını ayırdılar. Zaten bu dombik yüzünden çok fazla sorun yaşıyorlardı. Evde çok fazla kalması gibi bir sürü nedenden. E tabi o buhranlı dönemlerde hep ben, yanındaydım. O bahsettiğim tek caddedeki bankta omzumda ağladığını, etraftaki teyzelerin yardım etmeye çalıştığını unutmuyorum.
 Sonra yine aynı sınıftan başka bir arkadaş, ev arkadaşı arıyordu. Sınıf 100 kişi olunca herkesle samimi olunmuyor ki gerek yok da zaten. Neyse bu çok fazla samimi olmadığımız geniş insanın yanına taşındı. Yine her aşamada ben yanındayım, tabii.
Dönem bitmek üzere olduğu için yine ben, her şeyin tam farkında değilim.
Geldik 4. sınıfa. Bizimkiler oldu, sana can ciğer kuzu sarması. Her okul başında gider onda kalırdım. Tabii başka zamanlarda da olduğu gibi. Yine gittim. Aralarında iyice yabancı gibi hissetmeye başlamıştım. Ama kondurmuyordum, bir şey.Bu arada da ben durdum durdum, son senemde eve çıktım. Oh iyiki de çıktım :)
Sürekli bir koşuşturma halindeyim. Saolsun "dost"umdan hiçbir yardım görmedim. Bir kere evime tek başına gelmedi, mesela. Ne zaman çağırsam bir bahane buldu. En çok ihtiyacım olduğu zamanlarda bile o, yanımda hiç yoktu.
Okulda 4 kişi takılıyorduk. Onlar 2, biz başka bir arkadaşımla 2 gibi olduk, zamanla. Onların hep kendine göre muhabbetleri, yersiz gülüşmeleri oldu."geniş insan" o kadar komik davranıyordu ki. Sanki "dost"um onun çocuğu o da annesiydi. "kuşum nerdesin, yanıma gel", onunla ilgili bir yorum yaptığımızda "olur mu, gayet normal, kuşum mükemmel" kuşum aşağı kuşum yukarı. Okulda onunla yan yana oturamadı mı hemen suratı asılıyordu. Biz de zamanla kendimizi çektik. Hissedilir bir şey olmaya başlamıştı. Hala görüştüğüm canım mesaj atardı, Eliane çabuk gel dayanamıyorum diye.
Düşünsenize yıllarca canım, kanım dostum dediğiniz insanla okulda görüştüğünüz dışında görüşemiyorsunuz bir de üstüne ne okulda ne otobüste hiç yan yana gelemiyorsunuz. Gözle görülür bir şekilde artmaya başladı, bu durum. Bizim diğer arkadaşımız (canım) okula yakın bir yerde iniyordu, otobüsten. Tabii iki ev arkadaşı da hep yan yana oturduğundan ben, hep tek kalıyordum, yolun kalan kısmında. Bir gün gene böyle giderken yolda düşünün yan koltuğumda oturuyor, mesaj attım. Ben artık eskisi gibi olmadığımızı ve bunun özellikle "geniş insan" yüzünden olduğunu düşündüğümü söyledim. Mesajlar birbirini kovaladı. Ve bana sanki sen şöyle mi böyle mi gibi cümleler kurmaya başladı. Bu sırada da saat gece yarısını bulmuştu. Ben nasıl ağlıyorum, gelmesini istedim. Tahmin edeceğiniz üzere tek gelmedi. Saati de bahane ederek. O gece güya her şeyi hallettik, "geniş insan"ın yanında!
Benim için o günden sonrası artık tamamen değişmişti. O olay olduğunda dönemin başıydı.
Arkası geldi, tabii. Sırf "küçük osmanı" izleyebilmek için bir tane derse birinci öğretimlerle giriyorduk. Bu seferkine canım gelemedi, ben kalakaldım ikisiyle baş başa. Ara olduğunda benimle konuşmaya çalışıyor, sorular soruyorlar çok umurlarındaymış gibi. Ben ise telefonumda oyun oynuyorum. Durum, o kadar vahim yani. Ders bitti sonraki derse kendi sınıfımızla gireceğiz ama arada epey boşluk var. Kantine gittik. Başka sınıftan bir arkadaşımla karşılaştım. Bir şeyler almıştık. Ben, arkadaşımla oturacağım dedim onlara siz de gelin dedim. "Dost"um o çocuğa sinir oluyorum, gelmeyeceğim dedi. Sen bilirsin dedim ve çocukla vaktin nasıl geçtiğini anlamadım. Resmen hayatımı kurtarmıştı, o an ve onlarla oturmaktan bin kat eğlenceliydi :) Ders vakti yaklaştığında aradım, taradım, sınıfa gittim yoklar. Mesaj attım "dost"uma cevap yok. "Geniş insan"a mesaj attım sonra. Gelen cevap şu oldu: "Kuşum, sen yanımıza gelmeyince üzüldü, ağladı ben de onu eve getirdim." Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. İçimden neler sayıyorum. Niye cevap vermiyor, deyince de uyuyor meseajı geldi. E ben de dersi falan boşverip doğru evlerine gittim. Yine aynı konuşmalar, ağlamalar. Ama ne yaparsan yap bir kere koptu mu istediğin kadar yapıştır. Olmuyor, olmaz.
Yılbaşına doğru da dombiki ev arkadaşı olarak aldılar. Yani "dost"um sevgilisiyle kalmaya başladı. Ve "geniş insan" bir de "etkisiz eleman" var. Bunlar 3 kız+1dombik kalmaya başladılar. (Erkek arkadaşla kalma, evine gitme durumlarına kesinlikle karşı biri değilim ama aynı evde hem de başka iki kişiyle daha beraber yaşama fikrine de açık değilim)
Zaten bizim görüşmelerimiz neredeyse hiç kıvamına gelmişti.
Derken 19 Mart günü (ertesi günü üds'ye girmiştim o yüzden tarih aklımda) evde sıkıldığım bir anda facebook'ta durumuma dostlukla ilgili bir şeyler yazdım. O da üstüne alınırmış gibi cevap verdi. Ve bir anda olay tartışmaya dönüştü, dombik durur mu o da baktım bir şeyler yazmış, ben nasıl kötü oldum anlatamam! Sonra tamamen sildim, durumu. Düşünsenize herkesin görebileceği bir platformda düştüğümüz durumu! Aksi gibi mesaj hakkımda o gece bitti. Bana faceten mesajlar yazmaya başladı. Orada da devam ettik ve en son cümlesi şu oldu: "sen, benim aylarca görüşmeyip bir mesajıyla sevindiğim insanlardan olmadın!" 
Bıçak gibi saplandı, bu sözler beynime. Unutmadım, unutamadım. 1 hafta okula gitmedim. Gittiğimde başka bir sıraya oturunca tabii bütün sınıfın gözleri direk üzerimde! Zaten bu olayların öncesinde de gelip bana soruyorlardı, noldu bir şey mi var aranızda diye. Demek ki dışarıdan da anlaşılıyordu artık eküri olmadığımız. 
İlk zamanlar zor oldu, okula gitmek onunla karşılaşmak. Ama zaten uzun zamandır hayatımda olmadığı için yokluğunu da hissetmedim. Kendime dersler çıkardım, yine yeniden. Bizi tanıyan insanlara laf anlatmaktan vazgeçtim ve hiçbir zaman kimseye onun hakkında kötü bir söz söylemedim.

23 yorum:

  1. En iyisini yapmışsın Eliane bazı insanlar hayatta tam olarak nerede olacaklarını bilemezler rüzgar onları nereye savurursa oraya giderler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım öyle. Ben sadece kendi adıma üzülmüştüm, nasıl bu kadar zaman fark etmediğim için.. Bu arada bu uzun yazıyı okuduğun için ayrıca teşekkür edeyim, en kısa hali bu oldu :)

      Sil
  2. Ben de çok yakın zamanda en yakın arkadaşımı hayatımdan çıkarmak zorunda kaldım. Doğrusu onun hiçbir zaman en yakın arkadaşım olmadığını öğrendim. Gerçekten çok zor bir şey.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nasıl bu kadar değişip kendilerini saklayabiliyorlar, hayret ediyorum. Yol yakınken dönmek en iyisi. En iyisini yapmışsın, Nora. Benim ne yazık ki 4 yılıma mal oldu :/

      Sil
    2. bir süre önce bende en yakın arkadaşımı hayatımdan çıkardım :)

      bencede zor bir şeyyyyy :)

      güldüğüme bakmayın aslında acıdan deliriyorum.

      ayrıca kendilerini saklamıyorlar sadece bizler iyiliğimiz yüzünden onları öyle görüyoruz.

      benim kaç yılıma mal oldu acabaaa?

      amannn kızlar evlenirsin adama yirmi otuz seneni verirsin sonra seni terk eder,sevdiğin adam düşmanından beter sözler eder,arkadaşın sana kazık atar,dostun düşman çıkar.

      aslında hayatın tarzı bu. sevgiyle vurur o .

      haa bi de benim pisliğede ablam romeo adını takmıştı.okuyunca aklıma geldi diyemeyeceğim çünkü zaten beş senedir hiç aklımdan çıkmadı :)

      ama kararlıyım bu sene unutcammm :)

      haa bi de benim ki zerre hak etmedi adını.umarım senin ki sonuna kadar hak eder.

      öpücükkk

      Sil
    3. İlk zamanlar o acının olması normal Kibritçi Kız, sonra çabuk unutuyorsun aslında olmayan o dostu. Galiba ama hayat dediğin gibi böyle yaşanması gerekiyormuş.
      İnşallah unutursun o zaman :) Şuan sonuna kadar hak ediyor, öyle de devam edeceğini düşünüyorum, bakalım :)
      Öpücük :)

      Sil
    4. Benim 15 senemi aldı ! 4 senedir yaptıklarına rağmen yüzüme bakmaya devam etti ve nasıl yaptığına dair hiçbir fikrim yok. Benim aklım gerçekten ermiyor bu kadar kötü niyete.

      Sil
    5. benimde ermiyor Nora.hepimiz insanız bazen bencil olup kendi çıkarlarımızı daha öne çıkarabiliriz ama o kadar kötü niyetli olmayı benimde hiçççççç aklım almıyor Nora.

      Eliane valla benim pek kısa sürmüyor kazıkları şeyimden çıkarmak epey zamanımı alıyor :)

      Sil
    6. Kaç tane yüzleri var kim bilir ve biz kaç tanesini tanıdık, tanıyoruz. Kötü niyet, sahibini bulurmuş. Bir gün Nora, anladıklarında her şey geçmiş olacak.

      Sil
    7. Tamam haklısın Kibritçi Kız o kadar kolay değil ama ben zaten neredeyse 1 sene boyunca mücadele etmiştim, sonuçlanması rahatlamak gibi olmuştu o yüzden. Hem yediğim tek kazık bu da değil, en etkilisi bu diyelim.
      Umarım, seninkiler de çabucak geçer :)

      Sil
  3. eliane benimde namazında abdestinde oda arkadaşım vardı. oda birden sigara içmeye başladıç namazını bıraktı. bende ona açıkcası yaptığı bu özenti hareketlerinden dolayı açıkca fikrimi söyledim. çünkü arkadaşlarına ayak uyduroyrdu. normal de sigara içmiyorduki ard arda yakıyordu sonra miğdesi bulanıyordu. ben buna fikrimi söyledikten sonra geldi bana sarıldı teşekkür etti ve yine esli haline geri döndü. eğer içinden gelmiyorsa yapma dedim ama gerçekten bunu istiyorsan içinden gelerek ibaderini yapıyorsan yap dedim .ve o kötü arkadaşlarından kurtulmuştu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel farkına varmasını sağlamışsın ve normale dönmüş. Ama benim bahsettiğim "dost" zaten o zamanlar sigara da içiyordu. Sonra bırakmıştı ve zamanında içkiye de tövbe etmiş biriydi yine o dombikle tekrar içkiye de başlamıştı. Bunları kınadığım için ya da tasvip etmediğim için söylemiyorum sadece değişimi vurgulamak, niyetim.

      Sil
  4. :) herkes böyle demek ki.. üniversitede sınıfımızda 5-6 kişilik bir gruptuk.. hepsiyle de çok samimiydim..sonra soğudum onlardan, yaptıklarına kırılmaya başladım.
    sınıfımız gruplara ayrılınca onlar ikili gruplar halinde bölündüler numara sırasına göre, ben tek kaldım... hiç aramadılar, ben de selam bile vermek istemedim..
    o sene,yıllarca aynı sınıfta olduğum halde hiç muhabbetimin olmadığı bi gruptaydım.. onlar beni bir gün bile yabancı hissettirmediler. bir kez hakaret etmediler. bir kez kalbimi kırmadılar. hep desteklediler.. kalıcak yerim yokken eski arklarıma durumu anlatınca gel kal diyemediler ama yeni grubum evini odasını açtı bana...
    acı oldu tüm ortamımı değiştirmek ama doğru karardı :)
    şimdi üni bitti ve o eski gruptan sadece biriyle görüşüyorum.. çünkü onu gerçekten çok seviyodum..
    eğer aranızdaki gerçek dostluksa, her şey bitince yine bulursunuz birbirinizi.. değilse de.. geçmiş olsun yapacak birşey yok :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Demek ki böyle olması gerekiyormuş, dream. Zaten üniversitedeki o grupları yazmaya kalksak roman olur :)
      Bazen hiç beklemediğim insanlar, en yakının olabilir.
      Bence her şey ortada, bu konuda affedici olabileceğimi sanmıyorum.. Zaten onun da bunu fark edebilecek bir erdemde olduğunu da sanmıyorum.

      Sil
  5. Burayı çok sevdim, oldukça hareketli bir blog keşfettim :))

    YanıtlaSil
  6. valla öyle heyecanla okudum ki.
    :)
    neyse aman geçmiş bitmiş unutmuşsun.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, dediğim gibi olmayan birini unutmak da zor olmadı :)

      Sil
  7. Bu yazı evrim teorisine değiniyor, değil mi? ahahahaaa.
    Uzun yazıyı bıkmadan okudum valla.
    Sadece şunu demeliyim, her şeyden etkilenmeye müsaitmiş senin "dost"un. Nereye çeksen oraya gidecek cinsten yani, belli bir duruşu yok galiba.
    Neyse dedikodu olmasın. ahahahaaa. Arınmana sevindim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence tam ispatı :)
      Zaten garip gelen de o, ilk tanıdığım haliyle tam dost olacak cinstendi, sonrası malum.
      Keşke çok daha önce fark edebilseydim :/

      Sil
    2. Kabullenmek istememişsindir. Sonuçta birlikte baya vakit geçirmiş, ayrı gayrıyı bilmemişsiniz.
      Sonra o değişmiş, sen görmek istememişsin.
      Sonra o biraz daha değişmiş, seni kırmaya başlamış, sen yine kabul etmemişsin ama.
      Ama en sonunda sen de çekmişsin kendini, belki de bir umudun kalmadığı için.
      Bence sırf iyi niyetinden.
      Keşkeyi boşver yahu. " 'İyi ki' fark edebilmişim sonunda. " de. ehehe.

      Sil
    3. Resmen çözümledin olayı! Tam da böyle bir şey oldu :)
      O zaman iyi ki :) Zaten artık kolay kolay dost olmam kimseyle, olanlar neyime yetmiyor.

      Sil